PULSUZ DAMGASIZ MEKTUPLAR;
ben
Keske
Takipteyim
Eskiden, cok eskiden
YAZ BANA

21.11.06
hareket vakti


Çağıran bir şeyler var hep beni uzak şehirlerde
Bana ait bir şeyler var hep o sert gülüşlerde
Sen yine olduğun gibi kal benim için sakın değişme
Giderim bugün ha yarın hareket vakti gelince
Sen yine olduğun gibi kal misafirim bu şehirde
Bir el sallarsın yeter hareket vakti gelince...



2:40 PM
16.11.06
aman petrol canim petrol


Ugrunda mucadele edilebilicek seyler vardir hayyatta evet, savasirsak su veya bu sekilde sonucu degistirebilcegimiz seyler... peki degistiremiceklerimiz? Ne yapmali degistiremicegimizi anladiklarimizin karsisinda? İki secenek sunuyorum;
1-arkana bakamadan git kendi huznunu yasa
2-unut hic olmamis gibi davran neselen
Saat 9u biraz gecmis annemin otobusu hala ankaradadadir diye geciyor aklimdan, ev sessiz, gidisleri hic sevmiyorum, buyuk icad su internet, bakalim neler olmus... boyle basladi iste, aradan gecen yarim saatin ardindan bilgisayar basinda bunlari yazarken buldum kendimi... baglantiyi kuramadiniz mi? tabi ya onemli kismi atladim an itibari ile irakta olenlerin sayisi 700,000i gecmis bulunmakta peki bu yeni bisey mi ne bu heyecan derseniz o naktada size yazinin basinda bahsi gecen iki durumu hatirlatmak isterim... elden gelmeyen karsisinda insanoglu unutmaya megilli yeni meselelere dalip gidiliyor iste, cani polismis, ters evrim bebegiymis, i. Melih Gokcekmis(anladiniz siz)... cok degil sadece 1000km kadar ötede bugun haber niteligi dahi tasimayan acip bakmadigimiz surece karsimiza cikmayan bir dram yasanmakta 700bini askin ÖLÜ!!! Ne icin öldü bu insanlar? Duyar gibiyim sizi “petrol” mu dediniz? Sabah soyle bi baktim da trafik agir mi agir akarken, arabalar da tek kisilik olmus tek kisilik hayatlarimiz gibi, park yeri mevzuu hanimla beyin kavga konulari arasinda ipi goguslemekte. Yaa evet size dedim babacim lafim meclisin tam da orta yerine, gobek tasina. Ha bi de sera etkisiyle kuresel isinma gibi yan etkileri de vardir ki bu kanli meretin oralara hiic girmiyorum size birakiyorum buyrun burdan yakin...kahvenizin yanina thom yorke’dan “harrowdown hill”i siddetle tavsiye ederim.

9:18 PM
14.11.06
ne gelir elimizden insan olmaktan baska

Ne çıkar siz bizi anlamasanız daEvet, siz bizi anlamasanız da ne çıkarEh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.Hiçbir şey ! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarındaYıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıylaDönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşıkMenekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklaraMor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler kururHer yandan güneşler kurur, sanki yaz günüyledirBir adam kayboluyordur bir taşra sıkıntısıyla Deriz ki, "şuram ağrıyor" bir de, "başım dönüyor", "yanıyor avuçlarım"Belki de bir çığlık mı bu, bu seziş, bu yakınmaBir çığlık, hem de nasıl, katılmış, donmuş,yaşıyorcasınaUzansak ellerimizde uzansak avuçlarımızda, bir çığlıkNedir mi ellerimiz-korkunçtur bir elin bir köşesinde insanolmalarıyla-Korkunçtur insan olmalarıyla kıyısında bir yüreğinKıyısında gibi yangından, çok karanlıktan geçilmez caddelerinVe korkunç anlamsız gözlerinde ha dünya ha bir park bekçisininKorkunçtur insan olmaları, bir ceset, suda bir şapka gibi sallanaraktanBitmeyen bir selam gibi, hastayken, inceyken, yalnızlıklarda arananKorkunçtur-bunu anlıyoruz-bir yüzün en çoğul beyazındaKorkunctur insan olmaları güz ortalarında, eriyen türbe ışıklarındaVe korkunçtur eriyip kaybolmaların bir köşesinde insan olmalarıylaKorkunçtur korkunç!Diyerek: ben kimim, kime anlatıyorum, neyi anlatıyorum ayrıcaNeyim ben, bu olanlar ne, ya kimdir tüketen isteklerimiTüketen kim. Hani görmeden daha, sezmeden herşeyin bittiğini Ama ne zaman saçları kurularken çok eski bir alışkanlıklaÇökerken üstümüze bir sözün, bir gümüş kupanın o sebepsiz inceliğiAnsızın bir ürperişte: bitti mi herşey bitti mi Yoo, hayır! öyleyse kimdir tüketen isteklerimiBir rüzgar, duyulup binlercesi birden bir rüzgarBirakıp giden beni bir kenara, bir uzağı, yada bir boşluğu bırakır gibi Ve ben ki hazırımdır bir süre unutulmayaAma hep sorulur gibidir benden: ben şimdi ne yapsam acaba.Ben şimdi ne yapsam, ben şimdi ne yapsam kaç kere yalnızHem bunu kaç kere söylemek, ne türlü söylemek adınaEskimiş fırçalarda, kırılmış şişelerde, tozlanmış ilaç kutularındaOkunmaz kitaplarda, uzaksı giyişlerde çocuksuz avlulardaAnlamsız kahvelerde, bir yolun çok ucunda, asılmış koyun butlarındaBen şimdi ne yapsam, ben işte ne yapsam kaç kere yalnızKaç kere yalnız, ama kaç kere yalnız, gene kaç kere insan olmalarımla Kapansam, evlere kapansam, yıkanmış bir deniz bulacaksam oradaAnılar bulacaksam- anılar mi dediniz ? ne sesli bir vuruşmaOdalar bulacaksam, odalarda kadınlar, çiçekler, çok aynalarRakılar, gene rakılar, kırıklar sonsuz yaralarBulacaksam orada, bir koltuğu bir koltuğa doğruBir yüzü bir yüze, bir eli bir ele doğru yaklaştıran çocuklarSinekler bulacaksam, kaskatı yapan boşluğu, sineklerZorlanmış bir gülüşten-iğrenip birden-kusmalar, bulantılarBulacaksam belki de: susanlar, bilmem ki niye susanlarÖlüler bulacaksam-ölü gözleri onlar, cesetler, giderek dışa vurmalarNe dedik, dışa vurmalar mı, yani ilk aydınlığı mı ölümünÖlümün ilk aydınlığı mı, ne dedik, sahi biz ne deseydik bu konudaNe deseydik bilmiyorum, ama var bu kadarcık birşey insanın sonsuzundaBu kadarcık bir şey-İyi ya, peki, şimdi kim var sıradaSakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımızaYok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzlaNe güzel ellerimizle.. Başlayın, hadi başlasanızaÖrneğin bir kahve falı ? Az müzik ? Diyorum biraz İskambil!..Ama hiç seslenmeyelim-seslenmeyelim-içimizden oynayalım ayrıca- Dört kişiyiz!- Hayır on!.- Bin kişiyiz!- Bana kalırsa..Ne kadarcık bir fark var bizimle bütün insanlar arasındaÖyleyse başlayalım: Koz kupa! Ah şu sinek onlusu bire bir unutulmayaÇayınız soğuyacak! Çayınız mı dediniz ? Ne tuhaf biraz anlıyorum- Üç karo!- Pas diyorum!- Susalım baylar, dört kupa!Ah şu sinek onlusu! Koz kupa! Çayınız mı dediniz ? Susalım!Susalım-Niye susalım-Anılar mı dediniz ? Ne sesli bir vuruşma!Ya sonra ? Bırakın şu sonrayı, bilmem ki nedir o sonraGene mi, başladınız mı ? peki şimdi kim var sırada Sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımızaYok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzlaNe güzel ağzımızla.. Yok canım, ben var ya, istiyorum sırada olmayı istiyorum-Sahi mi- ama isterseniz siz olunSiz olun, biz olalım kim olacak ? -Hep böyle oyalansanızaYani "Şu sinek onlusu, susalım baylar, koz kupa."Gibi oyalansanızaBiraz oyalansanıza.Bir oyun başka olamaz oyundan gibiBir söz başka olamaz sözden gibiBir şey başka olamaz şeyden gibiTam öyle gibi, varıyor gibi bir mutluluğa Ne gelir elimizden insan olmaktan başka Ne gelir elimizden insan olmaktan başka Ne çıkar siz bizi anlamasanız daEvet, siz bizi anlamasanız da ne çıkarEh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.Hiçbir şey ! Kimse bir gün gözlerimi sevmeyecek korkuyorumBir yaşlı kadın en erkek boyutundaKendisiyle çiftleşecek kaç kere yalnızKaç kere yalnız, kaç kere şaşırmış, bitkin kaç kereBir ölgün ses bulacak sesinden çok uzaklardaVardır ya, hani bir yer, uzakta çok uzakta Ölüm mü- yok canım, çok sesli bir evrende çok erken dahaÜstelik bilmiyoruz da, doğrusu bilmiyoruz, ölüm mü, bunu hiç bilmiyoruzDiyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarlaTavşansı sıçramalarla bitirsek şu ormanıBöylece, niye olmasın, işte bir orman dahaSanki bir gölgeye geldik; yorulduk, acıktık, susadık birazVe doyduk, ve içtik, ayıldık bir anlamdaAyıldık ve sorduk, baktık ki hep ormandayızKaç kere ölmemişiz, kaç kere sormamışız, bu kaçıncı dalgınlığımızYani kaç sesli bir evrende kaç kere yalnızNe ölmek, ne ansımak! sadece yaşamaklaTam öyle gibi.. Demeyin: eh, biraz yorulsak daDemeyin, sakın haa, yok şu kadar bir şey insanın sonsuzundaBiz şimdi ne yapsak, biz şimdi ne yapsak, biz işte birazbilmiyoruz ya Diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla.(edip cansever 1961)

3:34 PM
8.11.06
sandiktaki inciler


Boyle olur iste tepetaklak olursun kirip doktugun parcalari binbirinci defa toparlamaya calisirken eksiksiz olsun diye yerlerde surunurken buluverirsin kendini, buldum kendimi...beter olayim da dersin bi yandan ama insanin ozune aykiri ya bu beter olmayi dileyemezsin gercekten. Kendine ettiklerine bi bak hele. ufacik tefecik ici dolu tursucukken yazdigin yazmayi sevdigini anladigin o donemlerde ettigin beylik laflar ususuverir beynine, olmak istedigin kisiyi yeni yeni belirlemis kendi dogrularini kabul ettirmeye calistigin o donemler; sene 1998 orta ikinci sinif asigim ulen adi da emrah cirkin mi cirkin bi cocuk ona yazicam diye oturdum aldim kagidi kalemi elime yok olmuyo yazamiyorum yazmak aska yakismiyo, yazma eylemi oyle basit seylere alet edilmemeli, yazamadim ya boyle bi cikarim yaptim zamaninda neyse kismet degilmis soylemedim emrah’a onu sevdigimi ama o gun yazdigim sey aklimin kose yerinde durur hala;

Her caldigin kapi kapaniyorsa yuzune
Calamadiklarinin arkasindakiler de bakiyorsa sana pervasizca, oylesine
Hayatindaki tum bosluklar buyuyorsa gitgide
Artik seni bile aliyorlarsa iclerine
Aynada izle kendini bir kere
Bak gozlerinin icine
Ve sor aynadaki kendine
“dunya mi boktan yoksa ben mi” diye...

Guzel demisim, bak sene oldu 2006 nerdeyse 10 yil olucak kocaman oldum, hala sorasim var su aynadaki kendime dunya mi boktan yoksa ben mi diye.

Her insanin hayatinda gerek yeter kosullari vardir ya onlari ezerken buldum kendimi, kendi kosullarimi, benligimin baslangicini... mumkun olsa ctrl-alt-dlt end task ardindan da restart... ama yok olmuyo...

Bu aksamki yazimizi da yine sandiktan cikan sarimtrak ceyizliklerle bitirelim.

Deniz ne karanlikti geldiginde ne ay sevincten kizarmis yuzunu denizin kucagina acmaya baslamisti. Gunduzdu daha egri isikli bi aksamustu...

Aksam geceye baglanirken kahvemi donusume iciyorum keza neresinden donersem kardir

11:46 PM
2.11.06
diff


what the fuck am i going to do with these fucking equations! why am i learning these stupid crowd of signs and numbers and letters!! what are computers for??????

-all cliches are bad except for the ones including math

3:34 PM
1.11.06
bir su yili denilebilirdi


gir otur disardan bakma oyle yabanci gibi o kadar gelmissin bi kahveyi cok gorucek diilim sana hem baksana islanmissin, cok hafif yagiyo halbuki yagmur uzun zamandir bekliyosun belli ki, gerci ne konusuyorum ki ben iceri giriceginden emin olarak gelmedin mi zaten taniyorum seni. neyse iste hadi buyur de bakalim ama once dur bi kahve yapiyim sana sekeri bol olsun, oyleydi di mi? pek azi aklimda kalmis da sana ait hatiralarin halbuki hic gitmicekler sanirdim benden, neyse iste buyur kahven... simdi baslayabilirsin ya da bi saniye bekle bi muzik koyiyim,ne dinlesek ne dinlesek tamam su cd vardi hani sen yapmistin onu acalim, tamam oldu evet dinliyorum seni. offf yanlis sarkiyla basladik tracy chapman time after time... duraksamadan dumduz konus durma duyma konus devam et ya da bi dakika ne dicegini biliyorum soylemesen de olur... istiyosan dinlerim bi kez daha ama sen de biliyosun ya uzer ikimizi de, inanmadin sanki bu bakislar ne boyle uzulmem mi saniyosun ya da uzulmedim mi hic? titriyosun soguktan mi yoksa cumlelerim mi acitti? oh icim rahatladi dur o zaman bekle uzerine kalin biseyler getiriyim cikar sunlari sen, islak islak niye onceden akil edemedim ki... iste getirdim giy guzelce sicak sicak, evet nerde kalmistik konusucak misin? ............................................................................................... bu sefer daha iyi anladim, biraz da kendime benzettim o yuzden de olabilir ama anladim. ne garip di mi gitmen gerekiyo geldigin gibi... iyi bak kendine diyorum hic sevmem o lafi bilirsin ama bu sefer tam demek istedigim sey bu, kendine iyi bak ben yokum... "bir su yili denebilirdi geldi gecti"

1:32 PM